23.10.2013

Bu yazı senin için...

Çok sevdiğim bir dostum benden ilginç bir şey istedi. “Ben ölsem ardımdan neler yazardın?” Tuhaf gibi gelse de aslında her insanın bilinçaltında bir yerlerde yatan sevilme, özlenme, unutulmama isteğinden kaynaklanan bu tarz düşünceler mutlaka vardır. Benden sonra insanlar beni  hatırlayacak mı? Tanıdığımız herkes sırasıyla ebediyete göç ettiğinde, dünyada bizden ve aynı dönemi paylaşıp yaşadığımız hiç kimseden zerre kalmayacak. Ben hep şunu düşünür oldum büyüyüp de ölüm gerçeğini anlamaya, sevdiklerimi birer birer o tarafa uğurlamaya başladıktan sonra: ilk gidenler sonrakileri bekler, zamanı geldiğinde herkes yine bir arada olur.
Değer verdiğin birisini yaşamın boyunca bir daha asla göremeyecek olma duygusu enteresandır. Hissettiklerin özlem mi, isyan mı anlayamazsın. “Neden benim başıma geldi” diye günlerce isyan edersin önce. İsyanların sonuç vermeyince de deli gibi özlemeye, pişmanlıklara, hüzünlere bırakır kendini bedenin ve ruhun. Özlemin ardından da acı bir kabulleniş gelir. Her şeye rağmen onlar ölür ve zamanın gelinceye dek sen yaşarsın. Tüm gerçek bundan ibarettir.


“ Sevgili Dostum,

Gittiğinden beri her gün düşünüyorum seni. Her geçen gün acın ve özlemin artıyor. İlk tanıştığımız gün hala aklımda. Seninle ilgili ilk izlenimlerim çok saf ve temizdi inan. Yüzün zaten kalbinin güzelliğini ortaya koymuştu açıkça. Bir insan hakkında düşünülebilecek en değerli ve gerçekçi hisler, ilk karşılaşmada düşünülenlerdir bence. Zamanla seni daha iyi tanıyınca yanılmadığımı anlamıştım. Hayatımın her anında olmanı istemiştim. Sen benim için okyanusta bulunmuş bir inci tanesi gibiydin. Hayatın için yoğrulmuş, kendinden emin, prensipleri olan ve her şeyden önemlisi hiç kirlenmemiş tertemiz bir yanın vardı. Sana hırçınca davranan insanlara karşı bile sevgi besleyebiliyordun yeri geldiğinde. Onlara saldırmak yerine oturup gözyaşlarını akıtarak dindirmeye çalışıyordun acılarını. Bu acizliğinden değil, tertemiz kalbindendi çok iyi biliyorum. Hayat çizgine birlikte baktığımız gün gülüşmüş, bir çok anlam çıkarmıştık güzel ellerindeki çizgilerden. Bu arada sana hiç söyledim mi hatırlamıyorum, ellerini hep çok beğenmişimdir. Sanatçı zarafetindeki bembeyaz ellerin hep gözümün önünde biliyor musun? Saçlarını da çok severdim, onu biliyorsun, söylemiştim sana. Bazen yolda birlikte yürürken koluma girerdin. Bir güvercin gibi hafif ve ürkek… Seni çok özlüyorum sevgili dostum. Nedenler, ne içinler için artık çok geç. Sadece şu an olduğun yerde huzurlu olmanı dileyebiliyorum. Hep hayalini kurduğumuz, zaman zaman sorguladığımız o diğer dünya umduğun gibi mi? En azından seni üzen hiçbir şey peşinden gelemeyecek. Rahatça uyuyabileceksin belki de. Seni sık sık ziyaret ediyorum. Kır çiçekleri getiriyorum her seferinde, sen seversin onları… Sen yokken olanları anlatıyorum sana bazen. Konuşmayı çok sevmem bilirsin ama sana anlatırsam anlam kazanıyor bazı şeyler; eskiden, sen buradayken olduğu gibi. Seni kırdığım her şey için beni affet. Belki sen isteyip de yanında olamadığım zamanlar vardır. Lütfen affet. Geçmişimize dönüp baktığımda seni hep ilk tanıdığım gündeki halinle hatırlıyorum. Siyah boğazlı kazağın, mavi kot pantolunun, siyah botların. Bunu duyduğuna şaşırmış olmalısın, hatırlayacağımı tahmin etmemişsindir. Yıllar içinde değiştik ama dostluğumuz hep aynı tadında kaldı. Buna çok seviniyorum. Eskiden hayal ettiğimiz gezilere birlikte gittik, farklı şehirlerde farklı insanlar tanıdık. Birlikte yaptığımız her şeyden keyif aldık. Zamanı ve hayatı paylaştık. En azından hayallerimizi gerçekleştirirken omuz omuzaydık.

Gittin, yıllarca hayatımın en önemli yerlerinden birine koyduğum ağır taşı oynattın yerinden. Kalbim paramparça. Günler anlamsız. Çiçekler, renkler solgun. Anlamı yok artık birlikte anlam yüklediğimiz hiçbir şeyin.Seni tanıdığım için her zaman mutluluk ve gurur duydum. Sen hala bizimlesin, sen okyanusta bulduğum çok değerli bir inci tanesisin… Seni çok özlüyorum. ”          


Şükür ki hala hayattasın ve yanımdasın. İlk başta garip gibi gelen isteğin sonradan bana da anlamlı geldi. Belki de bir fırsat verdin bana, sana verdiğim değeri sen hala yaşarken ve okuyabilecekken yazarak anlatabilmem için. Henüz her şey için geç kalmamışken… Sen burada bizimleyken. İçtenlikle yazdığım cümleler seni tanımlayabilmek için çok yetersiz kalıyor. Gerisini, biz yaşadıkça dostluğumla senin bana ihtiyaç duyduğun her anında yanında olarak anlatmaya çalışacağım. Ertelemeden, vakit dolmadan ve hayat bitmeden önce…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

My heart wants to beat like the wings of the bird that rise. I hear the sounds of the forest. You exist in the softness of winds, You exist ...