6.06.2014

Sadece gözyaşlarımız kaldı...

Güvenmek ne kadar önemli değil mi? En başta ailene, sonra dostlarına, eşine, insanlara...Güven yok olduğunda, tüm bu ilişkiler de ömrünü tamamlamış olur. Öyle bir zamana yolculuk ettik ki dünyaya geldiğimiz ilk andan bu yana; kaos, karanlık ve acının ekildiği tarlalar dalga dalga büyüyor gözlerimizin önünde. Kan, savaş, vahşetin o bitmeyen çığlıkları... Bir de bakmışsınız ki, en güvendiğiniz insan çocuğunuzu alıp götürmüş sizden intikam almak için. Ya da çok iyi tanıdığınız birisinin bıçak darbeleriyle yok yere canınızdan olmuşsunuz. Trafikte kendi yolunuzda seyrederken güvenle, bir anda burun buruna gelmişsiniz yolunu şaşıran, şımaran, saygısız diğer araçla...İşinize giderken, kör bir kurşunun hedefi olmanız da an meselesi tabi. Yaşanan tüm olayların saçma birer bahanesi var elbette. Sebep sonuç ilişkileri, tüm bu haberleri tiksintiyle izlememize neden oluyor. 

Hayatın anlamını yitirdik, bir türlü bulamıyoruz. İçimizde hala var olduğuna inanmak istediğim insanlık, her geçen gün gözümde küçüldükçe küçülüyor...Düşündükçe, göz yaşlarımı tutamıyorum derinlerimde... Sanırım insanlığımızdan geriye kalan en masum şey sadece onlar...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

My heart wants to beat like the wings of the bird that rise. I hear the sounds of the forest. You exist in the softness of winds, You exist ...